30 Ekim 2011 Pazar

The Proposition - 2005



Yönetmen : John Hilcoat, 2005
Senaryo : Nick Cave
Guy Pearce, Ray Winstone, Dany Huston, Emily Watson


Three Brothers, One Must Live, One Must Die, One Must Decide
Üç Kardeş, Biri Yaşamalı, Biri Ölmeli, Biri Karar Vermeli…

Film iyilik ile kötülüğün bir savaşı değil, kötülük ile kötülüğün savaşı. Film oldukça fazla şiddet sahneleri barındıran bunu yaparken de yapaylıktan son derece uzak kalabilen bir şiddet filmi aynı zamanda da.

25 Ekim 2011 Salı

The Crucible - 1996



Yönetmen : Nicholas Hytner 1996

Daniel Day Lewis, Wyona Ryder, Paul Scofield

Arthur Miller’ın tiyatro eserinden sinemaya uyarlanan film Amerika’nın bir kasabasında 1950’li yıllarda başlayan bir cadı avını konu alırken, içerisine tutku, paranoya ve toplumsal histeri duygularını da ustalıkla serpiştirerek bir sorgulamaya dönüşüyor.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Kara Ekim - 2011

Acıyla doldu 2011 yılının Ekim ayı benim için.
18 Ekim günü 24 askerimizin Hakkari, Çukurca bölgesinde, teröristler tarafından kahpece şehit edildiği haberini aldım. Yüreğim ateş içinde.
Uzun uzadıya baktığım o dağların bir yerlerinde genç askerlerimiz can veriyordu.
Evlatlar, babalar, kardeşler, arkadaşlar, sevgililer...


15 Ekim 2011 Cumartesi

Sinemanın En İyi Üçlemeleri - The Best Trilogy


Bir tarzın, bir hikayenin ilk filmi iyiyse, büyük ihtimal zorla çekilecek olan serinin diğer filmleri kötüdür anlayışı sinemaseverlerin en çok inandığı anlayışlardan birisidir. Bu anlayış çokca da doğrudur. Ancak nadiren de olsa hepsi birbirinden güzel, birbirinden değerli serilere, üçlemelere rastlayabiliriz. Bu yazının konusu da budur. Bu yazı güncellemeleri sık sık yapılacak bir yazıdır aynı zamanda. 

R.E.M - Geç Kalmış Bir Minnettarlık Yazısı


Michael Stipe,  Peter Buck, Mike Mills

R.E.M Grubuyla tanışmam tam da 90’lı yılların sonu ile 2000’li yılların başına tekabül eder. Kargo’nun son albümü “Sen bir Meleksin” ve bir önceki albümü “Yalnızlık Mevsimi”ne takılmış ve sabah akşam bu albümleri dinlerken radyoda bir tesadüf eseri dinledim “Losing My Religion’u”. Sarsıldım açık söylemek gerekirse. Hiç böyle net bir müzik duymamış gibi hissettim kendimi. O melodi evet o melodi. Buna yakın bir melodiyi daha önce hiç duymamıştım…

12 Ekim 2011 Çarşamba

Full Metal Jacket – 1987




Yönetmen : Stanley Kubrick 1957 – 116 dakika
Matthew Modine, Vincent D’onorfio, R. Lee Ermey
Kusursuz bir Kubrick filmi. Vietnam savaşının askerleri insanlıktan çıkartan etkilerine odaklanmış.
Johny Wright’ın “Hello Wietnam”  adlı şarkısıyla açılan  film genç Amerikan deniz piyadelerinin kafalarının kazınması ile öyküsüne başlıyor. Tam da bu sırada filmin ana karakteri Joker (Modine) ile tanışıyorsunuz. Joker, Pyle (D’Onorfio) ve diğer deniz piyadesi acemilerinin zorlu, yıpratıcı eğitimlerine ve bu eğitimler sırasında insanlıktan yavaş yavaş nasıl çıktıklarına şahit oluyorsunuz. Hayatta kalmak için yapmaları  ve yapmamaları gerekenleri Çavuş Hartman tarafından kendine özgü, sert ve acımasız yöntemlerle öğrenmeye başlayan askerler birer “ölüm makinasına” dönüşmeye başlıyorlar. İşin ilginç yanı “öldürme” ve “yaşama” yeteneği en kısır asker olarak öne çıkan Pyle filmin ilk bölümüne ölüm ve yaşam olarak ilk damgayı vuruyor. Filme ismini veren replikte Pyle’nin ağzından dökülüyor “Full Metal Jacket”.

11 Ekim 2011 Salı

12 Angry Men - 1957



Yönetmen : Sidney Lumet 1957, 96 dakika.
Senaryo: Reginald Rosse
Henry Fonda, Lee J. Cobb, Martin Balsam

Reginald Rose’un senaryosunu yazıp, yapımcılığını üstlendiği, Sidney Lumet’in yönetmen koltuğuna oturduğu, Henry Fonda’nın başrol oynadığı 1957 yapımı 12 Angry Men – 12 Kızgın Adam -  sinema izleyicisi için ilk başta kötü ve çekilmez bir alternatif gibi görülebilir. Zira filmin nerdeyse tamamı vantilatörü bile çalışmayan bir juri odasında geçiyor ve film bitene kadar karşılıklı diyaloglardan başka hiçbir heyecan emaresine rastlayamıyorsunuz.

2 Ekim 2011 Pazar

Ödünç Hançer Öldürmez Beni.

bir küfür gibi kara
kayış dilini ver
binlerce kez açıklasam da
dilini çözemediğim ihanet
gel bir daha bende dene kendini
ne sen öldürebiliyorsun beni bu cenkte
ne ben yenebiliyorum seni

1 Ekim 2011 Cumartesi

Yüzüklerin Efendisi - The Lord Of The Rings

Yeryüzünde gelmiş geçmiş hiçbir hikaye benim nazarımda Yüzüklerin Efendisinin destansı hikayesinin yerini karşılayamaz. Tolkien ve Yüzüklerin Efendisi ile tanışmam filmden önce olmasına rağmen hem de.

Küçük bir hobbit köyü Shire’da başlayan ve Gri Limanlarda sona eren bu hikayenin Peter Jackson tarafından sinemaya aktarıldığını duyduğumda yaşadığım heyecan dün gibi aklımdadır. Hele ki Bahçelievler On sinemasında ilk fragmanını izlediğimde günlerin nasıl geçeceğini hesaplayamam hala biraz önce gibidir. 2001, 2002 ve 2003 yıllarında ardı ardına izlediğim Yüzüklerin Efendisi Üclemesi, sinema arşivimin en baş köşesinde durur. Tıpkı özel basım Yüzüklerin Efendisi kitabının kitaplığımın baş köşesinde durduğu gibi. Tolkien’a minnettarlığımı anlatacak bir söz yok açıkcası..