Daniel Day Lewis 1957 yılında Londra'da doğduğunda, sanatçı bir ailenin yeni ferdi olmuştu. İngiltere'de zor çocukluk günleri eçiren Daniel Day Lewis gençlik yıllarında sinema sektörüne adım attı. 1982 yılının en görkemli filmlerinden biri olan "Gandhi" filminde küçük bir rol ile sinema dünyasına giriş yapan genç oyuncu "My Left Foot" ile kendine görkemli bir kariyer başlattı ve bundan sonra çok büyük projelerde yer alarak büyük ödüllerle taçlandırdı performansını.
Daniel Day Lewis hakkındaki en ilginç noktalardan birisi de 1993 yılında kendi isteğiyle İrlanda vatandaşlığına geçmesidir. 1993 yılında mükemmel bir performans sergilediği "In The Name of The Father" filmi bu cesur kararın kodlarını yansıtmaktadır büyük ihtimalle. Farklı hikayelerde, farklı kahramanları canlandırmaya devam ettiğinde oyunculuğun da devasa noktalarına ulaşan Daniel Day Lewis sinema dünyasında unutulmaz karakterle de şimdiden büyük ve hakedilmiş bir yer kazanmıştır.
1989 yılında "My Left foot – The Story Of Cristy Brown" filmindeki Cristy Brown
rolüyle hem Akademi hem de BAFTA tarafından "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazanmıştır.
1992 yılında "The Last of the Mohicans" filminde Hawkeye (Şahingöz) adında bir melez kızılderili kahramanını canlandıran Daniel Day Lewis, filmin ölümsüz müzikleri sayesinde her zaman hatırlanacak bir performans ortaya koymuştur. BAFTA tarafından da "En İyi Erkek Oyuncu" adaylığına gösterilmiştir.
1993 yılında büyük bir politik eleştiri filmi olan "In The Name Of The Father" İrlandalı bir genc olan Gerry Conlon rolünde görürüz Daniel Day Lewis'i. Harika bir oyunculuk performansı sergiler Daniel Day Lewis ve bir kez daha Akademi tarafından "En İyi Erkek Oyuncu" adayı gösterilir ama bu kez Oscar heykelini alamaz.
1998 yılında Arthur Miller'in aynı adlı eserinden beyaz perdeye aktarılan "The Crucible" filminde John Proctor rolünün hakkını verir Daniel Day Lewis. "God is dead" repliğindeki görkemli oyunculuğu, hafızalarda ciddi izler bırakmıştır.
2002 yılında büyük bir ekibin parçası olur Daniel Day Lewis. Sinema tarihinde, görkemli oyuncu kadrosuyla çalışmaya alışık olan M. Scorcese'nin "Gangs Of New York" filminde Leonardo Di Caprio ve Cameron Diaz gibi çok tanınan oyuncuların yanında mükemmel oyunculuğunu Bill Cutting rolüyle ortaya koyar. Daha önce "Hawkeye (Şahingöz)" olan Day Lewis bu kez "The Butcher (Kasap)" olmuş ve tüm zamanların en çok akıllarda kalan kötü adam karakterlerinden bir tanesine hayat vermiştir. Bu performans BAFTA'dan bir "En İyi Erkek Oyuncu" ödülü daha getirmiştir.
2007 yılında "There Will Be Blood" filminde Daniel Plainwiew rolündedir. Zor şartlarda, acımasızlıkla büyüyen petrol zengini rolüyle bir kez daha Akademi tarafından "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü alır.
2012 yılında gösterime girecek "Lincoln" filminde eski Amerika Başkanı Abraham Lincoln'ü canlandıracak olan Daniel Day Lewis bu rolüyle de oldukça konuşulacağa benzer.
O artık bir unutulmazdır. 2 Oscar heykelciği ve 66 ödül ile sinema tarihinin en çok ödül kazanan oyuncularından biri olur. En çok hatırlanan kahramanlara hayat verir, vermeye de devam edecektir. Daniel Day Lewis'in en önemli farkı sanırım, inanmadığı projelere tenezzül etmemesidir. Günümüzde oyuncuların bir senede birden fazla filmde oynadığını düşünürsek, 1982 yılından günümüze sadece 18 sinema filminde rol almış olması da bunun bir göstergesidir. Bunun yanında oldukça da mütevazi bir kişilik ile yaşamına devam etmesi de takdire değer
"İngiltere'nin De Nirosu" olarak adlandırılan büyük aktör ile ilgili bir küçük not; Daniel Day Lewis'in şampiyonu Robert De Niro'dur.
* 2000'li yıllarda inzivaya çekilmeye karar verir Daniel Day Lewis ve İtalya'nın yolunu tutar. İtalya'da ayakkabı sanatı ile ilgilenmeye başlayan Daniel Day Lewis, Martin Scorcese'nin "Gangs of New York" filminde oynaması teklifini tek bir şartla kabul eder; film İtalya'da çekilecektir. Neticesinde film İtalya'da çekilir.
Bu kadar ünlü olmasına rağmen özgeçmişinde bu kadar az kolpa film olan başka bir oyuncu da yoktur heralde.
YanıtlaSilKesinlikle. Adamın bir duruşu var herşeyden önce.
YanıtlaSil