Güney Kore sinemasının en temel özelliği “Sert”lik ve bununla beraber ortaya çıkan “Acımasız gerçeklikle dolu filmler”.
Olaylar istenildiği gibi değil de hayatın gerçeklerine göre
anlatılıyor. Hayatta mükemmel
kahramanlar yok, mutlu sonlar yok, çaresizlik var çoğu zaman, acı hem de çokça
var. Bu sert ve acımasız gerçeklikleri,
sinema tarzı olarak iki unsuru öne taşıyor
a) Öykülerin kalitesi : Basit olmayan ve
yüzeysellikten uzak senaryolar.
b) Sistem eleştirisi;
kendi hukuk, politika, yargı sistemlerini yerden yere vuran filmler
Robert McKee Senaryo yazımının özü, yapısı, tarzı ve
ilkelerini anlattığı ünlü öykü kitabında “Asya filmleri” ile ilgili çarpıcı bir
tespit yapmış. Şöyle diyor
“Asya filmleri Kuzey Amerika’da ve dünyada gösteriliyor ve
milyonlarca insanı etkiliyor ve onlara haz veriyor; tek bir nedenle de uluslar
arası düzeyde ilgi çekiyor: Asyalı yönetmenler mükemmel öyküler anlatıyor.
Hollywood’dan olmayan yönetmenler dağıtımcıları günah keçisi ilan etmek yerine,
sanatçıların öykü anlatma tutkusuna ve bunları güzel anlatabilme becerisibe
sahip oldukları Doğu’ya baksaydılar daha iyisini yapabilirlerdi”
Ben Robert McKee’nin Japonya ve Kore sinemasını ama en çok
da Kore sinemasını anlattığını düşünüyorum.
Kore sineması kendine özgü tarzını yansıtırken, sinemanın
bütün tekniksel gelişimlerinden de yaralanıyor. Bütçe, teknik açısından bir
sıkıntıları yok. Başarılı senaryoların yanına başarılı kurgu da ekleniyor.
Sinema Sektörünün
Büyüklüğü ve Gelişmişliği
Uluslararası
Festivallerden ödül toplamayı bir kenara bırakırsak, Kore sinemasının
Kore’de de büyük bir karşılığı var. Tüm zamanların en çok izlenen 10 filmi de
10 milyon izleyici sayısını geçmiş durumda.
Bu özgüven de hem sinema yapımcılarına hem de yönetmenlere büyük bir
cesaret veriyor. Bu cesaretin bir dezavantajı var tabi. Her yıl Kore
sinemasında 100’lerce film yapılıyor artık. Kötü örnekler de haliyle çoğalıyor.
Ancak, iyi film üretme konusunda yetenekli ve sıra dışı yönetmenleri, üst düzey
oyuncuları ile 2000’li yılların en büyük gelişim gösteren sineması kesinlikle
“Güney Kore Sineması”
Güney Kore sinemasının görsel zenginliği, basit ve
yüzeysellikten uzak yaratıcı senaryoları, insan ilişkilerini dengeci bir
yaklaşımla sorgulayan bakış açısı, süper ve yenilmez kahramanlardan ziyade,
hataya meyletmesi çok muhtemel karakterleri işleyişi, Güney Kore sinemasının
özel bir sinema olmasını ve belli bir karakteristiğinin olması anlamına
geliyor.
Filmler
Kore sinemasının başyapıtlarının da içinde bulunduğu,
muhakkak izlemeniz gereken filmlerden bir seçki hazırladım. Bu filmde 41 tane Güney Kore filmi var. Bu seçki de
başyapıtlar, çok iyi filmler ve iyi filmler var ama kötü filmler yok.
İzleyeceğiniz filmler belki de hayatınızın filmi olacak, belki de sizi şoka
uğratacak. Ama kesinlikle sinemaya doyacaksınız. Listeye aldığım filmlerin bir
kısmını daha önce bu blogda uzun uzun anlatmıştım zaten. “Kore Sineması”
etiketini kullanarak bu filmleri daha ayrıntılı inceleyebilirsiniz.
Şimdiden iyi seyirler.
İntikam – Gerilim
· 5- Akmareul
boatda - I Saw the Devil (2010)
Polisiye – Gerilim – Suç
· 9- Sin-se-gae
– New World (2013)
Aşk
Yaşama Dair
Dram
Komedi
Savaş – Dram
Tarihi
1- Gwanghae, Wangyidoen namja – Masquerade (2012)
Korku, Bilimkurgu, Doğaüstü
Chan Wook Park
İntikam üçlemesinin ikinci filmi olan Old Boy ile tanınan
Chan Wook Park, Old Boy öncesi ve Old Boy sonrası filmleri de izlenince adını
dünyanın da büyük yönetmenleri arasına yazdırdı. JSA :Joint Security Area ile
başlayan yönetmenlik macerası Old Boy ile zirveye çıktı ve yolunu Hollywood’a
kadar getirdi.
Chan Wook Park’ın intikam filmleri üzerine şöyle bir
açıklaması var;
“İntikam muazzam bir enerji ve tutku gerektiren bir duygu. İntikam peşinde koşan kişi, günlük hayatındaki her zevki bir kenara atmak zorunda. İntikam duygusu başka bir tür zevk getiriyor ama sonunda bu zevk hiç bir işe yaramıyor. İntikam peşinde koşan kişi amacına ulaşıp intikamını alsa bile bu uğurda kaybettiklerini geri getiremiyor. İşte intikam duygusunda böyle büyük bir paradoks var. İnsanın bütün enerjisini ve tutkusunu sonunda hiçbir yere ulaşmayan bir olaya odaklaması beni çok çekiyor."
Kim ki Duk
Özellikle Türk sinemaseverlerin de yakından bildiği Kim ki
Duk çeşitli organizasyonlarda Türkiye’ye de sıkça gelmiş ünlü bir yönetmen. Hayatın
içinden ancak tuhaf öyküler anlatan Kim ki Duk bunu yaparken de dialoglardan
olabildiğince kaçınması ile kendini özel bir noktaya koyuyor. Özellikle “Bin
Jip” ve “Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom” ile bu “dialogsuz” filmler
zirvesine kuruluyor.
Film çekme güdüsünü şöyle açıklıyor Kim Ki Duk;
“Anlamadığım bir şey olduğunda anlamak için, onun hakkında bir film çekerim”
Joon-ho Bong
Özel bir yönetmen.
Salinui Cheueok, Madeo, Gwoemul gibi sıra dışı filmlerin,
usta yönetmeni Joon-ho Bong, filmlerinde tempoyu ve soru işaretleri hiç
bitirmeden harika öyküler anlatıyor. Yolu Holyywood’a çıkan bir başka yönetmen
de Joon-ho Bong.
Kwang-Hyun Park
Sinemada altın vuruş bu olsa gerek (!) Kwang-Hyun Park sadece bir film yönetti ve o
yönettiği filmi de kendisi yazdı. Welcome to Donkmakgol, Kwang-Hyun Park’ın yönetmenlik koltuğuna tek
başına oturduğu ve yazdığı tek filmi. 2005 yapımı bu harika filmden sonra bir
daha ortalarda gözükmedi.
Hong-jin Na
Chugyeogja (The
Chaser) ile yönetmenliğe hızlı bir giriş yapan ve ilk filminde büyük övgüler
alan Hong-Jin Na, daha sonra da Hwanghae ile başarılı bir film daha ortaya
çıkardı. Son filmi ise Goksung.
Jae-Young Kwak
Yeopgijeogin geunyeo (My Sassy girl) ve Keulrasik gibi duygusal
filmlerin yönetmeni.
Oyuncular
Kore sinemasının gerçek manada yıldız oyuncuları var. Rol
aldıkları filmleri, oyunculuk yetenekleri ile alıp daha da büyüten bu oyuncular,
harika öykülerin daha da iyi filmler olmasını sağlıyorlar adeta. Min Sik Choi, Kang-ho
Song, Byung Hun Lee ve Hye-Jeong Kang bu önemli sinema sektörünün en göze
çarpan yıldız oyuncuları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder