Sinema hayatın ta kendisidir derler ve bu tanım bence de
öyledir. Ama bu noktada kafama takılan bir soru var. Sinema hayatın ta
kendisiyse neden bütün kötü karakterler hep erkeklerindir? Neden hep erkekler
kötüdür? Sinema hayatın ta kendisiyse, gerçek hayatta her yanımızda
görebileceğimiz korkunç, kötü kadınlar, sinemada neden bu kadar azdır? Hayır efendim,
derdim kadınların şiddetini üzerime çekmek değil, feministlerden dayak yemek
gibi bir derdim de yok. Derdim bir soruya cevap aramak.
Neyse ki hatıralarım ve arşivim arasında gezinirken, bu konuda ciddi referans sayılacak filmler ve onun kötü kadın karakterlerini hatırladım. Soruma büyük bir doyurucu cevap alamasam da, en azından kendi sinema tarihim açısından bir ışık yakaladım bu konuda. Sinemanın kötü erkeklerini yazmaya kalksaydım 100’den fazla kötü ve korkunç adam karakteri ortaya koyabilecekken, "Sinemanın En Kötü-Korkunç Kadın Karakterleri” listem sizin de görebileceğiniz üzere çift haneli rakamlara bile ulaşamadı.
Buradan sinema dünyasına sesleniyorum! Hayatın, hakkını
verin kardeşim (!) :)
Gelelim listemize. Listemizin ilk sırasında Mieko Harada’nın
canlandırdığı “Lady Kaede” var. Efsanevi Japon yönetmen Akira Kurosawa’nın 1985
yapımı Ran filminden fırlayan kötü-korkunç kadın karakterimiz Lady Kaede, o
kadar başarılıdır ki, bir an gelir dünyadaki bütün kadınlardan korkar hale
gelmenizi sağlar. Öyle de olsun zaten :)
Listemizin ikinci sırasında Ruth Gordon’un Rosemary’s Baby
filminde canlandırdığı “Minnie Castevet” karakteri var. Korkunç makyajının
ardından daha da korkunç-kötü bir karakter barındırdan Minnie Castevet, görüntüsüyle
ve yaptıklarıyla da korkuyu vücuda salmaktan geri durmuyor.
Louise Fletcher’ın canlandırdığı “Nurse Ratches” var şimdi
listemizde. One Flew Over The Cuskoo’s Nest filminin despot ve aşırı disiplinli
baş hemşiresi bu listeye o soğuk ve kötü görüntüsüyle girmeyi hak ediyor.
Sinema dünyasında büyük fırtınalar koparan ve bazı sahneleri
hala akıllarda tazeliğini koruyan “Basic İnstict” filminde Sharon Stone her ne
kadar en çok konuşulan olmaya devam edilse de, filmin kötü-korkunç kadın
karakteri Jeane Triplehorn’un canlandırdığı “Beth Garner”dir. Soğukkanlı ve
planlı bu katilimiz, saf yüzüyle filmin sonunda ne kadar da kötü olabileceğini
sergilemişti.
Bir çetenin üyesi, gözünü kırpmadan cinayetler işleyen bir
seri katil, aynı zamanda daha çok para ve güç için gözünü kırpmadan iş ortaklarını mezara
yollamaktan çekinmeyen bir psikopat. Karşımızda Darly Hannah’ın canlandırdığı “Elle
Driver” var. Hastane koridorundaki korkunç hemşirenin ıslıkları hala
kulaklarımızdadır.
Stephen King'in aynı adlı romanından uyarlanan 1990 yapımı Misery adlı filmde yazar Rob Shelton'un 1 numaralı hayranı (!) ve onun en büyük kabusu Annie Wilkes... Kathy Bates, muhteşem bir oyunculukla Annie Wilkes karakterini tüm zamanların en korkunç karakterlerinden birisi haline getirmişti.
Bonus Kötü-Korkunç Kadın karakterimiz, Helena Bonham Carter’ın
canlandırdığı “Marla Singer”. Bu karakteri listeye ekleme-eklememe konusunda oldukça
kararsız kaldım, en sonunda listeye “bonus” olarak eklemeye karar verdim.
Sebebini o efsane replikle açıklarsam herhalde bu konu kapanmış olur;
“Marla’nın hayat felsefesi, bana söylediğine göre, ölmeye
her an hazır oluşu. Marla’nın hayatındaki asıl trajedi ise ölmüyor oluşu”
Buralardayım…
Peki Ya Aliye Rona? 9 köyü birbirine kırdırmayı başaran Yeşilçamın bu unutulmaz kadınına tek satır yok mu :(
YanıtlaSilAliye Rona için tek bir karakter bulmak mümkün değildi :) O apayrı bir yazının tek başına kahramanı :)
YanıtlaSilNurse Ratches bence hak etmiyor. Yerine Natural Born Killers'ta ki hatun girebilir. :)
YanıtlaSilBu da bir yorum ama Nurse Ratches nasıl haketmez? Aman Allahımmm
YanıtlaSil