Quentin Tarantino'nun
harika filmi "Inglorious Basterds" filmini izleyenler
hatırlayacaklardır. Bir "bar" sahnesi... İzleyenler hatırlasın,
izlemeyenler de izlesin...
Alman subay kılığına giren Amerikalı asker, bir yanlış yapar ve Nazi subayına yakalanır. Ondan sonra da kan gövdeyi götürür. Ancak kan gövdeyi götürmeden önce akan, uzun ve klasik bir Tarantino filmine yakışır tarzdaki muhabbetin ucu "viski"ye gelip bağlanır.
İtiraf etmeliyim ki, viski ile ilişkim o sahneden sonra başladı. İlk viskimi o filmi izledikten sonra içtim. Ve yine kabul etmeliyim ki; ilk sefer oldukça enteresandı. Sonrasında alıştım. Keyifli ve bazen yalnız günlerimde uzun viski seansları yaptım kendime. Gittikçe keyif veren ve kendi adıma bir tutkuya dönüşecek olan viski yolculuğum da böyle başladı.
Alman subay kılığına giren Amerikalı asker, bir yanlış yapar ve Nazi subayına yakalanır. Ondan sonra da kan gövdeyi götürür. Ancak kan gövdeyi götürmeden önce akan, uzun ve klasik bir Tarantino filmine yakışır tarzdaki muhabbetin ucu "viski"ye gelip bağlanır.
İtiraf etmeliyim ki, viski ile ilişkim o sahneden sonra başladı. İlk viskimi o filmi izledikten sonra içtim. Ve yine kabul etmeliyim ki; ilk sefer oldukça enteresandı. Sonrasında alıştım. Keyifli ve bazen yalnız günlerimde uzun viski seansları yaptım kendime. Gittikçe keyif veren ve kendi adıma bir tutkuya dönüşecek olan viski yolculuğum da böyle başladı.
Viski yolculuğumun başında
herkesin bildiği markalar ile yol aldım. Johnie Walker, Ballantine’s Jack
Daniels, Chivas Regal. Giderek keyifli bir hale geliyordu. Sonrasında kendime
göre vites arttırdım ve Gentlemen Jack’i de koleksiyonuma ekledim.
Ancak benim için viski
yolculuğumu değiştiren iki kırılma anı vardır. Bunlardan ilki İrlanda seyahatim
sırasında tanıştığım Jameson ve bir viski sohbeti esnasında tatmam için
önerilen Glenfiddich. Jameson ile tanışıklığım daha fazla viski tatmam
gerektiğini, Glenfiddich ile tanışıklığım ise single malt dünyasının büyülü
dünyasına doğru yol almam gerektiğini öğretti bana.
Kısaca hikaye bu.
Tattım, keyfini sürdüm, okudum, öğrendim, tattım, keyfini sürdüm ve artık yazıyor, not alıyorum. Büyüleyici bir dünya viski dünyası...
Tattım, keyfini sürdüm, okudum, öğrendim, tattım, keyfini sürdüm ve artık yazıyor, not alıyorum. Büyüleyici bir dünya viski dünyası...
Viski notlarına geçmeden
evvel. Viski tadımı ile ilgili öğrendiğim ve pratik yaptığım bazı noktaları da
eklemek istiyorum. Viski ile ilgili oldukça fazla makale okudum. Okuduğum
makaleleri de alt tarafta kaynak olarak belirteceğim ki bana ufuklar açan
insanların emeklerine saygısızlık olmasın
Viski ; Son derece özenli
ve uzun bir üretim aşamasından sonra şişelenen alkollü bir içkidir. Arpa,
buğday, çavar veya mısırdan – önce mayalanıp, sonra damıtılarak- üretilen ve meşe
fıçılarda dinlendirilerek olgunlaştırılan bir içkidir.
Viski konusunda lider olan
ülkeler İskoçya, İrlanda, Kanada, Amerika
ve Japonya’dır. İrlandalı ve Amerikalılar “whiskey”, İskoç, Kanadalı ve
Japonlar “whisky” diye yazarlar.
Viski üretildiği
ülkelerdeki özelliklere göre türlere – bölgelere – ayrılırlar. İskoç viskisi, İrlanda
viskisi, Bourbon ( Kentucky/Amerika) Kanada Viskisi ve Japon Viskisi. Son
yıllarda bu bölgelere Yeni Zelanda viskisi de eklenmiştir.
Viski türlerinde bir başka
temel ayrım daha vardır. Malt, grain ve blended olmak üzere.
Blended (harman) viskiler
arpa ve tahılın harmanlanması ve bunun en az %51’inin arpa viskisi olması
kaydıyla üretilen viskilerdir. Grain yani tahıl viskisi buğday, çavdar ve mısırdan
üretilir. Şüphesiz en özel viskiler “malt” viskilerdir. Malt viskileri %100
arpa maltından damıtılarak üretilmiş viskilerdir ve meşe fıçılarda en az 8 yıl
bekletilmesi gerekmektedir. Benim de favorim malt viskilerdir.
İskoç viskileri ile ilgili önemli bir nokta/ayrım daha vardır.
İskoç viskileri, damıtım evlerinin bulundukları bölgelere göre de kendi
içlerinde ayrılırlar. Çünkü tatları ve üretim aşamaları farklı olan bu viskiler
gerçekten de bölgelere göre büyük farklılıklar gösterirler.
Bu alt bölgeler oldukça
karakteristik alt bölgelerdir; Speyside, Lowland, Campbeltown, Islay, Highland
ve Island.
Amerikan Viskisi yani Bourbon ya da Tennessee. Bourbon ile
Tennessee temel olarak aynı olsalar da aralarında küçük bir fark vardır. Tennessee
viski, damıtım işleminin ardından fıçılara doldurulurken, kömür içinde süzülür.
Jack Daniels’den hatırladığınız o kömür kokusunun nedeni budur.
İrlanda viskilerinin üretim
aşamaları tamamen İskoç viskiler gibi 3 şekildedir ancak temel bazı
konularda ayrılırlar. Bu farklılık arpanın çimlendikten sonra saç üzerinde
kurutulması ve 3 kez damıtılmasıdır. Böylelikle İskoç viskilerinde büyük bir
özellik olan is ve turba kokusu İrlanda viskilerinde olmaz. Ve daha hafif bir
içim sağlar.
Gelelim en önemli noktaya.
Viski bir karışım içkisi
değildir. Gerçek viski içicileri viskiye buz ya da başka herhangi bir şey koymazlar
en fazla “sulandırırlar”. Sulandırma için de birkaç damla yeterlidir. Yaz
aylarında nasıl içeceğiz diyorsanız, plastik buz küplerini kullanabilirsiniz.
Viski yemekle içilmez,
yemekten hemen sonra da içilmez. Viski aç karnında içilir ya yemekten önce ya
da yemekten 3-4 saat sonra içilmelidir. Yukarıda da belirttim viskiye kola da
soda da katılmaz. Viskinin yanında çikolata da yenilmez. Tüm bunlar viskiyi
viski yapan özel tatları öldürürler. Böyle yaparak sadece alkol almış olursunuz,
viski içmiş olmazsınız.
Söylemeden geçemeyeceğim; elde ettiğim viskilerin, özellikle son zamanlardakilerin tamamını bir şekilde yurt dışı kaynaklı tedarik ediyorum. Bu yöntem daha ucuz viski, dolayısıyla daha çok viski demek.
Bu ön girişten sonra kendi
viski tadım notlarıma geçiyorum…
Kaynaklar :
http://meleklerinpayi.com/viski-nasil-icilir/
https://www.masterofmalt.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder