15 Aralık 2014 Pazartesi

Yağmur : Kıyamet Çiçeği (2014)



Yağmur Kıyamet Çiçeği, Çernobil’in “kanser” etkisi ile açılıyor, ortak noktası “tutku” olan üç farklı hikayeyi anlatıyor ve bu hikayeleri aşk, kanser, Trabzonspor üçgeninde birbirine bağlamaya çalışıyor, bitirişi de yine başa bela olan “kanser”le yapıyor.

Kazım Koyuncu’nun “devrim” aşkı, Şenol’un Elena aşkı ve Ahmet’in Trabzonspor aşkı. Film bizi 1996 yılına götürüyor ve düğümü de 1996 yılı Mayıs ayında atıyor.


Bu film bir belgesel değil, bu film bir Kazım Koyuncu filmi değil. Film Kazım Koyuncu’nun anısına ithaf edilmiş ve bence de burada başarılı olmuş. Kazım’ın üniversiteden ayrılma, devrime sıkı sıkı sarılma, kanser belasıyla tanışma dönemi anlatılmış sadece. Filmin müziklerinde Kazım Koyuncu’nun iç yakan şarkıları kullanılmış hatta uzun uzadıya Kazım’ın gerçek hayattaki replikleri kaplamış filmi. Bu bakış açısı bana hiç rahatsız edici gelmedi. Kazım’ın da dediği gibi

“Müzisyenim, ondan sonra Karadenizli'yim, ama hepsinden önce bir devrimciyim”




Engin Hepileri iyi bir oyuncu da olsa, Kazım’ın akıllara iyice yerleşmiş kişiliği altında biraz eziliyor gibi, En zor görevi o üstlenmiş durumda ve bu ağırlık altında baskıyı hissediyor. Belki Kazım Koyuncu’yu hiç tanımasak Engin Hepileri bizim için harika bir karakter oyunculuğu sergilemiş olacaktı. Kazım onun hem şansı hem de şanssızlığı bir nevi.

Filmin bir diğer hikayesi ise Trabzonspor tribün lideri Ahmet’in hikayesi. Ahmet’in tutkusu ise “Trabzonspor”. Ahmet’i başarı ile canlandıran Devrim Saltoğlu bana sorarsanız filmin yıldızı olmuş. Oyunculukların genelini başarılı bulduğum filmin en iyisi olarak öne çıkıyor.



Erkan Kolçak Köstendil ise sıçrama yapmasına ramak kalan bir futbolcu olan Şenol’un hikayesini taşıyor. Her şey güzele giderken, “yasak aşk” onu buluyor ve hayatı tepe taklak oluyor. “Çaresizim” diyor hıçkıra hıçkıra ağlarken…

Filmin çok sağlam bir oyuncu kadrosu var. Altan Erkekli’den, Settar Tanrıöğen’e; Devrim Yakut’a kadar.  Hepsi de çok başarılı. Elena rolünde Elena Viuneva belki de bir “Rus hayat kadınını canlandıran” en iyi Rus.

Tüm bu yönler üzerinden bakıldığında ben filmi beğendim. Evet bazı senaryo hataları var, günümüzden bir başka dönemi anlatan bir film olsa da bugünden izler var ve bu izler özellikle Trabzon’u ve Trabzonspor’u bilenler için fazla net. Dolayısıyla bir “zaman ve mekan” problemi de var. Ancak bana sorarsanız bu hatalar ve eksikler bu filmi “kötü” bir film yapıyor.

Benim açımdan Yağmur: Kıyamet Çiçeği “izlenmeye değer” bir film. Filme, okuduğum yorumlar nedeniyle korkarak gitmeme rağmen, “izlenmeye değer bir filmi” izlediğim düşüncesiyle ayrıldım sinemadan. Hadi itiraf edeyim, Şampiyonluğun gidişinin anlatıldığı o gün zaman ve mekan problemini bariz hissetsem de “ağladım” hatta.

Filmin bana soracak olursanız en başarılı sahnesi – her anlamıyla- alt geçitte Ahmet ile Şenol’un kavga sahnesiydi ki, her hareket ve her söz çok başarılıydı, bunun yanında kamera açısını ve durumun “noir” halinin yansıtılışını da çok beğendim.

Gelelim, film öncesi okuduğum birkaç yorum hakkında düşüncelerime.

Filmi, bazıları Trabzon ve Trabzonspor’a hakaret ettiği gerekçesiyle eleştirmiş ama ben ne Trabzon şehrine ne Trabzon insanına ne de Trabzonspor’a bir hakaret bir karalama görmedim. Kaldı ki kurgusal bir sanat olan “sinema ürünü bir filmin” bir “belgesel kritiği gözüyle” eleştirilmesine saygı duysam da tamamen bu açıdan bakılmasına her zaman karşı çıkarım.

Filmde Kazım olmamasına rağmen, ticari kaygılarla Kazım’ın kullanılmış olduğu eleştirisine gelince. Kısmen bu eleştiriye katılıyorum. Zira filmde her ne kadar üç ana karakterden birisi Kazım olsa da algı filmin tamamen Kazım üzerine olduğu yönüyle beslendi. Bu belki ticari bir hareketti belki insanların filme yüklediği bir anlamdı belki de insanların isteği buydu. Ancak Kazım’ın filmde hiç olmadığı ya da çok az olduğu tespiti, bana sorarsanız çok acımasızca.

Yönetmen Onur Aydın bence eksiklere rağmen başarılı bir film yaratmış. Ben çok daha iyilerini izleyebiliriz mesajını aldım kendi adıma. Trabzonspor’un en fazla ve en yoğun anlatıldığı bir film yarattığı için de ayrıca teşekkür ediyorum…

Bu sayfalarda filme not vermek gibi bir huyum olmasa da yoğun tartışılan bir film olduğu için 7/10 diyorum. Bence izleyin.

İyi seyirler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder