1 Ekim 2011 Cumartesi

Yüzüklerin Efendisi - The Lord Of The Rings

Yeryüzünde gelmiş geçmiş hiçbir hikaye benim nazarımda Yüzüklerin Efendisinin destansı hikayesinin yerini karşılayamaz. Tolkien ve Yüzüklerin Efendisi ile tanışmam filmden önce olmasına rağmen hem de.

Küçük bir hobbit köyü Shire’da başlayan ve Gri Limanlarda sona eren bu hikayenin Peter Jackson tarafından sinemaya aktarıldığını duyduğumda yaşadığım heyecan dün gibi aklımdadır. Hele ki Bahçelievler On sinemasında ilk fragmanını izlediğimde günlerin nasıl geçeceğini hesaplayamam hala biraz önce gibidir. 2001, 2002 ve 2003 yıllarında ardı ardına izlediğim Yüzüklerin Efendisi Üclemesi, sinema arşivimin en baş köşesinde durur. Tıpkı özel basım Yüzüklerin Efendisi kitabının kitaplığımın baş köşesinde durduğu gibi. Tolkien’a minnettarlığımı anlatacak bir söz yok açıkcası..

İyilik ile kötülüğün savaşı, fedakarlık, dostluk, cesaret hikayesidir Yüzüklerin Efendisi.  Yüzük kardeşliğindeki yoldaşlık ve fedakarlık, İki Kule’deki yalnızlığı rağmen hiç durmamak azmi ve kötülüğe karşı ilk zafer ve nihayetinde Kralın Dönüşü’ndeki emeklerin ve iyiliğin, kötülüğü yenmesi ile kazanılan zafer her defasında izleyici yeniden ve ilk kezmiş gibi içine alır götürür. Howard Shore’ın filmin görkemine yaraşır müzikleri ile kendinizi Orta Dünya’nın tam ortasında bulur,  hüzünlenir ve savaşa siz de hazırlanırsınız.

Frodo, Sam, Aragorn, Gandalf, Legolas, Gimli, Marry, Pippin yanıbaşınızdadır. Arwen ve Eowy’nin güzelliğinde kaybolursunuz. Gollum’a kızar, Gollum’a acırsınız sizde. Pelennor çayırlarına salınan Rohan’lı süvarilerin yanında siz de at binersiniz, ilerlersiniz ork sürülerinin karşısına.

Herkesin bir kahramanı vardır Yüzüklerin Efendisinde. Benim kahramanım Samwise Gamgee’dir. Hele Frodo’nun Kıyamet Çatlaklarına ilerleyecek son gücü kendinden bulamadığı dakikalarda “Sizin yerinize yüzüğü taşıyamam ama sizi taşıyabilirim” sözü sonrası nasıl da gururlanırım kahramanımla.



Yüzüklerin Efendisi ile ilgili yazılacak, anlatılacak o kadar çok şey var ki yarım bırakmaktan, başaramamaktan korkuyorum.  O yüzden “Mühim olan bize verilen zamanda bizim neler yapacağımızdır” sözüyle bitirmenin tam zamanı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder