6 Ocak 2015 Salı

Savaşın İçinden Geçen Filmler



Birinci Dünya Savaşı için yapılan “İnsanlığın ilk toplu intiharı” tanımlamasını okuduğumda, muazzam bir bilgiye ulaşmış gibi kalakalmıştım uzun süre. Çok çarpıcı ve inanılmaz net bir tanımdı. İnsanlığın ikinci toplu intiharının ne olduğunu söylemeye gerek kalmamıştır sanırım. Ya da insanlığın diğer toplu intiharlarını… Savaş, insanlığın baş belası. Yüzyıllardır… Ve artık hiç durmadan… İnsanların, başka insanları öldürmek için toplanmaları ve bu birlikteliklerinde “kutsal bir amaç” bulmaya çalışmaları ne acı ve ne kadar gerçek. Ne yazık!


Gelelim, sinemaya. Godart’ın “Fotoğraf gerçektir, sinema saniyede 24 defa gerçektir” sözü, sinemanın özel bir yönünü ortaya koymakta. Elbette sinemanın ilk ve tek amacı “gerçeği” anlatmak olmamalı. Ancak, gerçeği anlatacağını duyurarak harekete geçen film yapıcılarının büyük bir sorumluluğu olmalı. Dünya tarihinin en net gerçekliklerinden birisi de ne yazık ki “savaş”. Dolayısıyla sinema dünyasının bir yanında hep “savaş” olmuştur ve çoğu zaman sinema perdesinde savaşlar anlatılagelmiştir. Bazen pespaye bir propoganda için, bazen daha fazla para kazanabilmek uğruna… Bazen de gerçekten savaşı anlatmak için. Bazı filmler bir şeyler anlatmak uğruna savaşı filmin içinde kullanırlar, bazıları ise savaşı tüm gerçekliği ile anlatmaya çalışırlar. Bazıları bunu başarır, bazıları bunu başaramaz.

İşte bu liste “İçinde Savaş olan filmler”in listesi değil, savaş ile başlayan ve savaş ile biten yani savaşın tam içinden geçen hikayelerin, büyük bir gerçeklik ve acımasızlıkla anlatıldığı filmlerin listesidir. Anlattıkları hikayelerin çarpıcılığı bir kenara; anlatım tarzları, savaşa bakış açıları, muazzam savaş  sahneleri, alt metinleri ile başyapıt niteliği kazanan bu filmler aynı zamanda dünyanın kanlı tarihi ile ilgili de bilgilendirici ve sorgulatıcı özellik taşımaktalar.

Bu filmlerin hiçbirisi “keyifle” izlenecek filmler değil. Bu filmler vicdanla, akılla ve her şeyden önemlisi kalple izlenmesi gereken filmler. Ve mutlaka ayna ile de (!)

Not: Filmleri sıralandırılırken, yapım yılları esas alınmıştır.



Paths of Glory (1957)
Stanley Kubrick

İkinci Dünya Savaşı. Almanya – Fransa arasında savaş tüm cephelerde sürmektedir. Fransız ordusu bir saldırı girişiminde büyük bir başarısızlığa uğrar. Peki bu başarısızlığın hesabını kim verecektir?
Ayrıntılı film yazım 

The Bridge on the River Kwai (1957)
David Lean

Savaşın da bir onuru ve haysiyeti olmalı diyen film, Bir grup İngiliz askerinin, Japonların eline düşmesi ile başlayan esaret günlerini anlatıyor.

Apocalypse Now (1979)
Francis Ford Coppola

Amerika’nın Wietnam savaşı hakkında yapılmış bir sinema şaheseri. Gerçekçi savaş sahneleri ile insanın aklını başından alıyor. Ve tabii ki bir de Marlon Brando etkisi ile hafızalardan silinmiyor.

Das Boot (1981)
Wolfgang Petersen

İkinci Dünya Savaşı günleri. Bir Alman denizaltısında görevli Alman askerlerinin yaşadıklarını anlatıyor ve izleyiciyi de denizaltının içine kilitliyor.
Ayrıntılı film yazım

Full Metal Jacket (1987)
Stanley Kubrick

Amerikan ordusunun yetiştirilme tarzını, insanlıktan çıkışlarını ve Wietnam Savaşının askerler üzerindeki yıkıcı etkisini anlatan bir Stanley Kubrick şaheseri
Ayrıntılı film yazım

Saving Private Ryan (1998)
Steven Spielberg

Amerikan ordusunun Normandiya çıkarması ile başlayan film, sonrasında Ryan adlı bir eri bulmak için yola çıkan bir arayış ekibinin çevresinde ilerliyor. Özellikle Normandiya çıkarması uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir etkiyle anlatılıyor

Enemy at the Gates (2001)
Jean-Jacques Annaud

2. Dünya Savaşı . Almanya – Rusya arasındaki savaşta, savaşın kaderini keskin nişancılar mı belirleyecektir?

Tae Guk Gi ( 2004 )
Je-kyu Kang

Kuzey Kore – Güney Kore savaşında kardeşlerin hikayesini anlatan bu film aslında savaşın da hikayesini anlatıyor.
Ayrıntılı film yazım

Letters from Iwo Jima (2006)
Clint Eastwood

İkinci Dünya Savaşı’nda Amerika – Japonya mücadelesine Iwo Jima adasından Japonların gözünden bir bakış

Nanjing Nanjing (2009)
Chuan Lu

2. Dünya Savaşı’nda, Japonya’nın Çin’in başkenti Nanjing’e saldırmasıyla başlayan film. Savaşın kötü, ölümcül ve yıkıcı tarafını bir Japon askerinin gözünden anlatıyor


Bonus

Velcome to Donkmakgol (2005)
Kwang-hyun Park

1950 yılına götürüyor film bizi.

Kuzey Kore ile Güney Kore & Amerikan savaşı tüm şiddetiyle devam etmektedir. Büyük bir çatışmadan kurtulmayı başaran Kuzey Koreli üç asker ile Güney Kore ordusundan kaçan iki asker, kendilerini bir köyün ortasında bulurlar; Dongmakgol’da. Köy yüksek dağların sırtında küçük bir köydür ve köylüler dünyanın geri kalanı hakkında hiçbir şey bilmiyorlardır. Ne silah, ne savaş.
Ayrıntılı film yazım



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder