2 Mart 2012 Cuma

Cemil Meriç'in Bu Ülke'si


"Bu Ülke" okumaktan en çok keyif aldığım, üzerinde en çok düşündüğüm, en çok not aldığım, düşünce ufkumun gelişmesine en çok yardımcı olan kitaptır belki de. Kendisini "bir düşünce işçisi" olarak nitelendiren merhum Cemil Meriç'in bu ülkenin  "dün, bugün, gelecek" içlemine son derece cesur ve sert vuruşlar yaptığı "Bu Ülke" okunması ve her kitaplıkta yer alması gereken keskin bir emeğin, zekanın ve kalemin somutlandığı bir düşünce kitabıdır.


Alev Alatlı kitap hakkında çok net fikir belirtenlerin başında geliyor.

... "Bu ülke", yazarının gelecek kitaplarının çekirdeği. Yarın ölecekmiş gibi, soluk soluğa yazılmış, lakonit, hatta şifreli bir mektup. Bir ders kitabı kadar net, bir günce kadar gizemli.
... Fırtınasının önüne kattı, savurdu, tartakladı, tahrik etti, meydan okudu Meriç. "Arkamdan geleceksen, kiminle yola çıktığını bil" diyor, "ama yol dikenlidir, ama hazırlıksızsın ama alışageldiğin sistemetiği yok yazıların"
Kitapları okurken anında not almayı seven, beğendiğim sözleri ve paragrafları hiç çekinmeden işaretleyen ben, "Bu Ülke" kitabını okurken o kadar çok yorulmuştum ki. Düşüncem yoruluyordu, kapana kısıldığım küçük dünyam çatırdıyordu, beynim zonkluyordu, kalemim yazmaktan ve işaretlemekten bitap düşüyordu. Hiç şüphesiz kitabın büyük dünyasından kendime yeni ufuklar çıkarttım.  Kitabın bazı noktalarına hala katılmıyor olsam da, bu cesur düşünce adamının söylediklerinin "dürüstlüğüne" kefil olmaktan bir adım geri durmam bunu da hemen belirteyim. Üstelik "Bu Ülke" bu ülkenin sözde aydınlarına tabiri caizse öyle ayarlar veriyor ki, bu ülkenin sözde entellektüellerine o kadar vuruyor ki, bu durumun cesaretinden de inanılmaz keyif aldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Kitabın açıklamalı "Kanaviçe" bölümünde karşılacağınız bilgiler bir "bilgi ansiklopedisi" kıvamında olduğunu, inanılmaz keyif verici bir okuma sağladığının da notunu düşelim hemen.




Kitap üzerinde işaretlediğim o kadar yer, not aldığım o kadar fazla sayfa var ki, içlerinden seçip paylaşması çok zor olsa da, kitaba daha yakınlık duymanıza fayda sağlayacağı düşüncesiyle bir kaç alıntı yapacağım.



Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık. Hayatın kanunu tezat. Çatışmasız toplum, beraber otlayan, beraber, geviş getiren adsız bir sürü.
Yığın, büyük adama kanunu çiğnemek hakkı tanımaz. Suçlunun kellesini keser; böyle yaparken de mizacına uygun davranmış olur. Ama bir nesil sonra aynı kalabalık kellesini kestiği adamı azizleştirir.Yığın hal'e hükmeder, büyük adam istikbale.
Kanun, eski Yunan'dan beri " büyük sineklerin yırtıp geçtiği, küçüklerin takılıp kaldığı bir örümcek ağı.
 Bir adamı tanımak için düşüncelerini, acılarını, heyecanlarını bilmemiz lazım, hiç değilse. Hayatın maddi olaylarıyla ancak kronoloji yapılabilir. Kronoloji; aptalların tarihi.
 İnsanlık, barut fıçıları üzerinde rakseden bir sarhoş. Ağzında sigara ve elinde havai fişekler.
Bizim köksüz ve ufuksuz aydınlarımız da tarihimizi karalamak için Montesquieu'nün coğrafi kaderciliğine sığınırlar.
...Genç Batı'nın her nazına, her cilvesine katlanan ihtiyar birer aşık olduk...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder